SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

MESACİD BAHSİ

<< 657 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

261 - (657) وحدثني نصر بن علي الجهضمي. حدثنا بشر (يعني ابن مفضل) عن خالد، عن أنس بن سيرين؛ قال:

 سمعت جندب بن عبدالله يقول: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم "من صلى الصبح فهو في ذمة الله. فلا يطلبنكم الله من ذمته بشيء فيدركه فيكبه في نار جهنم".

 

[ش (في ذمة الله) قيل: الذمة هنا الضمان. وقيل: هي الأمان].

 

{261}

Bana Nasr b. Aliy El-Cehdamî rivayet etti. (Dediki): Bize Bişr (yâni İbni Mufaddâl) Hâlid'den, o da Enes b. Sîrîn'den naklen rivayet etti: Demişki: Ben, Cündeb b. Abdillâh'ı şöyle derken işittim: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :

 

«Her kim sabah namazını cemaatla kılarsa, o kimse Allah'ın zimmetindedir. Sakın Allah zimmetine âid bir şey'den dolayı sizî talep etmesin. Talep ettiği kimseyi de yetişerek, cehennem ateşine tepetaklak atmasın!» buyurdular.

 

 

262 - (657) وحدثنيه يعقوب بن إبراهيم الدورقي. حدثنا إسماعيل عن خالد، عن أنس بن سيرين، قال: سمعت جندبا القسري يقول:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم "من صلى صلاة الصبح فهو في ذمة الله. فلا يطلبنكم الله من ذمته بشيء. فإنه من يطلبه من ذمته بشيء يدركه. ثم يكبه على وجهه في نار جهنم".

 

[ش (فإنه من يطلبه من ذمته بشيء يدركه) فإنه الضمير فيه للشأن. من يطلبه الضمير المستكن فيه لله، والبارز لمن من ذمته بشيء يدركه يعني من يطلبه الله للمؤاخذة بما فرط في حقه والقيام بعهده، يدركه الله. إذ لا يفوت منه هارب. (يكبه على وجهه) يقال: كبه إذا صرعه. فأكب هو على وجهه. وهذا من النوادر. لأن ثلاثيه متعد ورباعيه لازم].

 

{262}

Bu hadîsi bana, Ya'kûb b. İbrahim Ed-Devrakî de riva­yet etti. (Dediki) : Bize İsmail, Hâlid'den, o da Enes b. Sîrîn'den naklen rivayet etti. Demiş ki: Ben Cündeb-i Kasriyi şöyle derken işittim: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Her kim sabah namazını cemaatla kılarsa, o kimse, Allah'ın zimmetindedir. Sakın Allah zimmetine âid bir şey'den dolayı sizi talep etmesin. Çünkü o kimi zimmetine âid bir şey'den dolayı talep ederse ona yetişir. Sonra onu yüzüstü cehennem ateşine atar!» buyurdular.

 

 

(657) وحدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا يزيد بن هارون عن داود بن أبي هند، عن الحسن، عن جندب بن سفيان، عن النبي صلى الله عليه وسلم، بهذا. ولم يذكر "فيكبه في نار جهنم".

 

{….}

Bize Ebu Bekir b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dediki) : Bize Yezîd b. Hârûn, Dâvûd b. Ebi Hind'den, o da el-Hasen'den, o da Cündeb b. Süfyan'dan, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den bu isnadla rivayet etti. Ama Cündeb:

 

«Onu cehennem ateşine tepesi öttü atmasın!» cümlesini söylememişdir.

 

 

İzah:

Babımızın birinci hadîsinde Hz. Osmân'ın, yanına oturan Abdurrahmân'a hemen Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den hadîs rivayet etmesi, Ubbînin beyânına göre yâ onun mescidden gideceğini anladığı yahut da namaza geç geldiği için olsa gerekdir.

 

«Her kim yatsıyı cemaatla kılarsa gecenin yarısını namazla geçirmiş gibi olur.» ifâdesinden maksad: "Kim yatsıyı cemaatla kılarsa kazanacağı sevap, yatsıyı cemaatla kılmadığı zaman gece yarısına kadar namaz kılmakla kazanacağı sevâb kadardır. demekdir.

 

Babımızın ikinci ve üçüncü hadîslerinde zikri geçen Cündeb b. Abdillâh ile Cündeb b. Süfyân aynı zâtdır. îsmi Cündeb b. Abdillâh b. Sûfyân 'dır. Bâzı hadîslerde babasına; diğerlerinde dedesine nisbet edildiği için ayrı ayrı iki şahısmış gibi görünür.

 

Allah'ın zimmeti: burada Allah'ın kefalet ve te'mînâtı manasınadır. Bâzıları «Allah'ın emniyeti.» mânâsına geldiğini söylemişlerdir.

 

«Sakın Allah zimmetine âid bir şey hususunda sizi talep etmesin!»» cümlesinin mâ'nâsı: «Böyle bir talepde bulunduracak işler yapmayın!» demekdir. Nitekim bu mânâda türkçede küçükleri bir şey'den men etmek için: «Sakın bir daha seni bu işi yaparken görmiyeyim!» deriz. Binnetîce mânâ şöyle olur: «Bir kimse sabah namazını cemaatla kılarsa o kimse Allah'ın kefalet ve te'mînâtı altına girmiş olur. Binâenaleyh siz Allah'a karşı gitmeyin! Şayet onun rızâsına karşı bir amelde bulunursanız Allah size yetişir de cezanızı verir ve bu ceza da tepesi üstü cehenneme atılmak olur.»

 

Hadis-i şerif ezan okunduktan sonra farz namazını kılmadan camiden çıkmanın mekruh olduğuna delildir. Bu hükümden yalnız ma'zûr olan kimse müstesnadır.

 

Buhari «Namaz» bahsinde Allah ve Resûlü'nün zimmetlerine temas eden bir hadîs rivayet etmişdir. Mezkûr Hadîs: Enes r.a. şöyle demiştir:

 

«Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :

 

«Her kim bizim namazımızı kılar, kıblemize döner, kestiğimizi de yerse işte Allah ve Resulünün zimmetlerini kazanan müslüman odur. Binâenaleyh siz zimmeti  hususunda  Allah'a verdiğiniz ahd-u peymân'ı bozmayın!» buyurdular, denilmişdir.